BU DÜNYA HEPİMİZİN
Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Bu, Allah’ın yaptıklarıyla kötülük sergileyenleri cezalandırması, güzel davranıp güzel düşüncelerini de güzellikle ödüllendirmesi içindir.” (Necm 31)
Yeryüzüne en son gelen insandır. Bu yüzden biz ve başkaları diyebilmek bizden başka canlıları da hak ve hukuklarının olduğunu kavramak bizim en temel sorumluluğumuzdur.
Bu insan olabilir, hayvan olabilir, eşya olabilir, bitki olabilir hatta en basit gördüğümüz solucan bile bunu hak ediyor. Bu saydıklarımızın hepsi bizim için var edildi anlıyor muyuz? Peki sorun nedir? Sorun bizim kendimizi yaşamın merkezine koyup hiç kimseye yaşam hakkı vermeyip “BEN”liğimizi şişirip sorumluluklarımızı görmezden gelmemiz. Oysa Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim her şeyin hakkını vermiş ve bize de bunu okuyup öğrenmemizi emretmiştir.
Kur’an-ı Kerim-i okuyup da havaya üfleyip tesirini beklemek bizim en çok yaptığımız saflıklardan biridir. Oysa Kur’an “İYİ İNSAN OLMA” projesidir.
İyilik yaptığımız kadar insanız o zaman. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim de şöyle buyuruyor: “Her kim bir insanı öldürürse tüm insanları öldürmüş gibi olur. Ama kim de bir insanı kurtarırsa bütün insanlara hayat bahşetmiş gibi olur. (Maide 32)
Bir insanın yaşam hakkı olduğu kadar diğer canlılarında yaşamaya hakları vardır.
Peki, bu “CAN” nasıl korunmalı? Kur’an-ı Kerim bir başka ayetinde ise şöyle sesleniyor. ”Allah’ın elçisi onlara şöyle demişti: Allah’ın devesini ve onun su içme hakkını koruyun”.
Fakat elçiye inanmadılar da deveyi devirip boğazladılar.
Bunun üzerine Rabbin onların günahlarını kendi başlarına geçirdi de o yurdu dümdüz etti.” (Şems-9.14)
“Bir insanın gerçek zenginliği dünyada yaptığı iyiliklerdir” diyen bir Peygamberin ümmetiyiz.
Arkamızdan gelecek iyilikler geç gelen adalet gibidir topaldır ve kördür. O zaman bu dünyada yaşayan her canlının nefes almaya nefes aldırmaya hakkı vardır. Bir insanın size samimi muhabbeti, bir köpeğin bacaklarınıza dolanıp sevgisini göstermesi, bir kedinin size kur yapması, bir kuş sesinin sizi mutlu etmesi ve bir ağacın size nefes vermesi, bir bitkinin sizin vücudunuzun ihtiyacını karşılaması bütün bunlar birlikte barış içerisinde yaşamayı zorunlu kılar.
Sokağın bir köşesine yiyecek ve bir kap su bırakmak ihtiyacı olan canlıların bunu bulması ve buldurulması! Hep birlikte var olmanın sevincini kazanmak ve yaşamak az şey midir?
Sonuç olarak nedir canlılara ettiğimiz zulümler, toprağımıza verdiğimiz zararlar
Bilelim ki onlara değil, kendimize veriyoruz bu zararları. ”YAŞAM” ihtiyacımız olan her şeyi korumakla başlar. İklimleri değiştiren, suları kirleten ve doğayı yok ederken kendimizi de yok ettiğimiz gerçeğini kabul edelim. Yine Rabbimizin sözü ile bitirelim. “Biz şu göğü ve yeri ikisi arasındakileri boşuna yaratmadık.” (Sad-27)
“Ne yani insanoğlu başıboş bırakılacağını mı zannediyor?” (kıyamet-36)
Biz de biliyoruz ki, bütün insanlar yaptıklarından sorumludur. Sorumlu olması insan olmasındandır. O zaman yaşasın “İYİLİK” yaşatılsın “İYİLİKLER”.
Selam ve iyilikte kalınız…
0 YORUM